• Eğitim sadece okula gitmek ve bir derece kazanmakla ilgili değildir. Bilginizi genişletmek ve yaşam hakkındaki gerçeği almakla ilgilidir. – Shakuntala Devi

Muhammed Suresi Anlamı Meali, Tefsiri

Kemal Ayhan

Administrator
Yönetici
Muhammed Suresi

Hakkında​

Medine döneminde inmiştir. 38 âyettir. Sûre, adını Peygamber Efendimizin,ikinci âyette geçen adından almıştır. Sûre, ayrıca yirminci âyette geçen “elKıtâl” kelimesinden dolayı “Kıtâl sûresi”, diye de anılmaktadır. Sûrede temel konu cihad olmak üzere başlıca, savaş, esirler, ganimetler ve münafıkların durumu konu edilmektedir.

Nuzül​


Sûre Medine’de, Bedir Savaşı’ndan sonra ve muhtemelen Uhud Savaşı esnasında, Hadîd sûresinin peşinden nâzil olmuştur. Mekke’de indiğini söyleyenler, İbn Abbas’ın, 13. âyeti kastederek “Mekke’de, Hz. Peygamber oradan keder içinde ayrılırken gelmiştir” sözünü genelleştirerek yanılmışlardır (Kurtubî, XVI, 216; İbn Âşûr, XXVI, 71). Bu ayrılıştan maksat hicret ise, yalnızca 13. âyet Mekke’de inmiş demektir, Vedâ haccındaki ayrılış kastediliyorsa, o da Medine’de inenlere dahildir.

Konusu​


Temel konusu, savaş belâsından kurtulmak ve barışı devamlı kılabilmek için, barış düşmanlarının savaş gücünü yok edinceye kadar onlarla savaşmaya teşviktir. Bu temel konu çerçevesinde şu hususlara da temas edilmiştir:
1. İman edenler ile etmeyenlerin yapıp ettiklerinin, dünya ve âhiret hayatında işe yaraması ve Allah katındaki değer bakımından karşılaştırılması.
2. Allah’ın yardımı, ödüllendirmesi ve doğru düşünmeye muvaffak kılması bakımından iman edenler ile etmeyenlerin farkları.
3. Münafıkların tipik davranışları.
4. Dünya ve âhiret nimetlerinin karşılaştırılması.
5. Dünya hayatının imtihan hikmeti ile bağlantısı.

Fazileti​

 
Muhammed Suresi - 1-3 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • اَلَّذٖينَ كَـفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ
    ﴿١﴾
  • وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَاَصْلَحَ بَالَهُمْ
    ﴿٢﴾
  • ذٰلِكَ بِاَنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَاَنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِنْ رَبِّهِمْؕ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ لِلنَّاسِ اَمْثَالَهُمْ
    ﴿٣﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾1﴿
İnkâr yolunu seçip Allah yoluna da engel koyanların yapıp ettiklerini O boşa çıkarmıştır.

﴾2﴿
İman edip din ve dünyaya yararlı işler yapanların, rablerinden gelmiş bir gerçek olarak Muhammed’e indirilene inananların ise günahlarını affetmiş ve durumlarını düzeltmiştir.

﴾3﴿
Bunun da sebebi şudur ki, inkâr edenler boş şeylerin peşine düşmüşlerdir, iman edenlerse rablerinden gelen gerçeğe uymuşlardır. Allah insanlara kendilerinden örnekleri işte böyle vermektedir.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Gelecek birkaç âyette daha müminler ile kâfirler, çeşitli yönlerden karşılaştırılmaktadır; buradaki mukayese ise düşünce modelleri ve işlerde başarı bakımından yapılmaktadır. İnsanlar düşünürken fıtrî düşünme yetenekleri yanında ön yargılar, inançlar ve kabullerden de yararlanırlar. Allah’ı, peygamberi ve âhireti inkâr edenlerin, düşüncede ve pratikte her şeyi yerli yerine koymaları mümkün değildir. Ömürlerini uğrunda harcadıkları şeyler fânidir, değerleri izâfîdir, hedefleri güdüktür; yaratılış amacı ve ebedî hayat göz önüne alındığında, geçici başarıları aslında başarısızlıktır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 45
 
Muhammed Suresi - 4 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَاِذَا لَقٖيتُمُ الَّذٖينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِؕ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَناًّ بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَؕۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍؕ وَالَّذٖينَ قُتِلُوا فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ
    ﴿٤﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾4﴿
Kâfirlerle savaşa girdiğinizde hemen öldürücü darbeyi vurun, nihayet onları çökertince esirleri sağlam bağlayın. Sonra ya karşılıksız bırakırsınız yahut bedel alarak. Ki böylece savaş ağır yüklerini indirsin (sona ersin). İşte böyle; Allah dileseydi onları bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle denemek istiyor. Allah, yolunda öldürülenlerin amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Enfâl sûresinde (8/67) düşmana öldürücü darbeyi vurup savaş güçlerini çökertmedikçe ganimet ve esir alma gibi şeylerle meşgul olunmaması emredilmişti. Bu âyet aynı hükmü teyit ettikten sonra esirlere nasıl muamele edileceğini açıklıyor.
“Esirleri sağlam bağlamak”tan maksat kaçmamaları için gerekli tedbiri almaktır. Bundan sonra onlara ne yapılacağı konusunda yetkililere iki seçenek gösterilmektedir: Ya bedelsiz, bir lutuf olarak salıvermek ya da bir müslüman esir ile değişmek, salmaya karşılık maddî menfaat sağlamak, bu mânada bir bedel karşılığında serbest bırakmak. Âyette esirlere yapılacak başka bir muameleden söz edilmiyor. Bu sebeple büyük hukukçulardan Atâ ve Hasan-ı Basrî, “Esirin öldürülmesi câiz değildir, devlet başkanına böyle bir yetki verilmemiştir” demişlerdir; biz de bu görüşe katılıyoruz. Müctehidlerin çoğunluğu ise esirlerin öldürülmesinin de câiz olduğu kanaatine, âyetin başını (yani kâfirleri öldürün ifadesini) ve bazı uygulamaları delil gösteriyorlar. Bize göre bu deliller de zayıftır. Âyetin başı savaş hali ile ilgilidir, burada ise savaş bitmiş ve düşman esir alınarak etkisiz hale getirilmiştir, ona ne yapılacağı da açıkça anlatılmıştır. Örnek gösterilen uygulamalarda bazı esirlerin öldürülmeleri özel sebeplere ve suçlara dayanmaktadır.
Bu noktada tartışılması gereken bir konu da esirlerin köleleştirilmeleridir (istirkak). Hz. Peygamber’in böyle bir uygulaması yoktur. O, esirleri kurtulacakları güne kadar himaye edilmek ve hizmetinden yararlanılmak üzere bazı ailelere vermiş, fakat köleleştirme yapmamıştır (Seyyid Sâbık, Fıkhu’s-sünne, II, 688). Ondan sonra gelen halifeler misilleme yoluyla bu uygulamaya nâdir olarak yer vermişlerdir. Daha sonra esirlerin köleleştirilmeleri uygulaması –bize göre Kur’an’ın amacından sapılarak– yaygınlaşınca fıkıhçılar bunun meşruiyetini, zayıf temellere dayandırmışlardır. Bu delilleri tenkit etmeden açıklayan İbn Âşûr, “bedelsiz” mânasında olmak üzere “karşılıksız” diye tercüme ettiğimiz mennen kelimesinin mânasına köleleştirmenin de girdiğini, çünkü öldürmemenin bir lutuf olduğunu ifade etmektedir (XXVI, 81). Bu delillendirmenin zayıf yönü, esiri öldürmenin câiz olduğunu veri olarak almasıdır. Halbuki bunun tartışmalı olduğunu yukarıda ifade etmiş bulunuyoruz. Ayrıca bir kimseyi köleleştirmeyi “lutuf saymak” için kelimeyi ve kavramı iyice zorlamak gerekir. Bizim anladığımıza göre Kur’an’ın hedefi, insanları köleleştirmek, kölelik için meşru kaynak icat etmek değil, bir sosyal krize yol açmadan zaman içinde köleliğe son vermektir (bu konuda farklı görüşler için bk. Kurtubî, XVI, 219 vd.).
Savaşla ilgili tâlimatın bağlandığı gerekçe, İslâm’ın savaş ve barış hakkındaki temel düşüncesini anlamak bakımından oldukça önemlidir: “Ta ki savaş ağırlıklarını indirsin (sona ersin).” Kur’an, haksız yere cana kıymayı sona erdirmek için öldürenin canına kıyılmasını (kısas) istiyor; aynı şekilde yeryüzünde savaşın sona ermesi; barış, hak ve din özgürlüğünün hâkim olabilmesi için de zalim düşmanla savaşılmasını ve onların savaş güçlerinin çökertilmesini emrediyor.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 47-48
 
Muhammed Suresi - 5-6 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • سَيَهْدٖيهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْۚ
    ﴿٥﴾
  • وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ
    ﴿٦﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾5﴿
(Dünyada) onlara doğru yolu gösterecek, durumlarını düzeltecektir.

﴾6﴿
(Âhirette ise) kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Bir önceki âyetin sonu, iki farklı okumaya dayalı olarak iki şekilde anlaşılmıştır. “Allah yolunda savaşanlar” mânasındaki okuma ve anlayışı benimseyenlere göre 5 ve 6. âyetlerde zikredilen ilâhî lutuflar dünya hayatında söz konusudur; Allah onlara doğru yolu gösterecek (hidayet verecek) ve durumlarını düzeltecektir. Bizim tercüme ettiğimiz okumaya göre ise Allah yolunda öldürülenlere doğru yol gösterilmekte ve durumları ıslah edilmektedir. Bunu “cennette yerlerini göstermek ve günahlarını bağışlayarak cennete girecek hale getirmek, huzur ve sükûna kavuşturmak” şeklinde yorumlamak mümkün olmakla beraber bu yorumda lafızlar zorlanmaktadır. Bizim tercih ettiğimiz anlayışta âyet, “öldürülmeden önceki oluşu” ifade etmektedir; yani Allah yolunda öldürülenler daha önce, onların şehid olacaklarını bilen Allah’ın lutfu ile bu kıvama gelmekte, öldükten sonra da Allah’ın dünyada iken kitabında anlatarak tanıttığı veya oraya girdikten sonra tanıtacağı cennete girmektedirler.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 48-49
 
Muhammed Suresi - 7 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ
    ﴿٧﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾7﴿
Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Allah’ın yardıma ihtiyacı bulunmadığı kesin olduğuna göre “Allah’a yardım”, mecazi olarak “O’nun dinine, peygamberine” yardım demektir. Bu âyet bir ilâhî sünnete (imtihan ve sa‘y olarak anılan âdete, kanuna) ışık tutmaktadır: Allah dünya hayatını imtihan için takdir buyurduğundan yardımını da kulun kendisine düşeni yerine getirmiş olmasına, sözlü dua yanında amel ve çabalarıyla fiilî duasını da yapmış bulunmasına bağlamıştır. Kul iyiliğe doğru bir adım atarsa Allah, yardım ve ödül olarak bin adım atmaktadır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 49
 
Muhammed Suresi - 8-12 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَالَّذٖينَ كَفَرُوا فَتَعْساً لَهُمْ وَاَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ
    ﴿٨﴾
  • ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَرِهُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ
    ﴿٩﴾
  • اَفَلَمْ يَسٖيرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِمْؕ دَمَّرَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْؗ وَلِلْكَافِرٖينَ اَمْثَالُهَا
    ﴿١٠﴾
  • ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ مَوْلَى الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَاَنَّ الْكَافِرٖينَ لَا مَوْلٰى لَهُمْࣖ
    ﴿١١﴾
  • اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرٖي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُؕ وَالَّذٖينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْاَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ
    ﴿١٢﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾8﴿
İnkâr edenlere gelince onların sonu felâkettir, amellerini de Allah boşa çıkarmıştır.

﴾9﴿
Bu onların, Allah’ın indirdiğinden nefret etmeleri sebebiyledir. Allah da onların yaptıklarını sonuçsuz kılmıştır.

﴾10﴿
Yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmediler mi? Allah onların köklerini kazıdı, bu kâfirleri de benzer sonuçlar beklemektedir.

﴾11﴿
Bu, iman edenlerin yar ve yardımcılarının Allah olmasının, kâfirlerin ise böyle bir yardımcılarının bulunmamasının sonucudur.

﴾12﴿
Şüphe yok ki Allah, iman edip din ve dünyaya yararlı işler yapanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. İnkâr edenler ise nimetlerden yararlanır, tıpkı hayvanlar gibi yiyip içerler; ebedî kalacakları yer ise cehennemdir.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Nefsânî arzularına göre yaşamak isteyen, özgürlüklerinin din ve ahlâk tarafından da olsa kısıtlanmasına rıza göstermeyenler, bu sınırları getiren, insanı disiplin altına almayı, eğitmeyi ve kâmil kılmayı hedefleyen dine ve dini anlatan ilâhî kitaba, peygambere karşı nefret duyarlar. Bu nefret onların hidayet kaynağından yararlanmalarını engeller; sonuç ise boşa geçirilmiş, fâniye harcanmış, ebedî mutluluk kazancı bakımından iflas ile bitmiş bir hayattır.

Kaynak :
 
Muhammed Suresi - 13 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ هِيَ اَشَدُّ قُوَّةً مِنْ قَرْيَتِكَ الَّتٖٓي اَخْرَجَتْكَۚ اَهْلَكْنَاهُمْ فَلَا نَاصِرَ لَهُمْ
    ﴿١٣﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾13﴿
Seni yurdundan çıkaran beldenden daha güçlü nice beldeler var ki, biz onların halklarını helâk ettik; onlara yardım edecek kimse de yoktu.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Kurtubî’nin sahih olduğunu açıklayarak naklettiği bir rivayete göre Hz. Peygamber Mekke’yi terketmek mecburiyetinde bırakılınca, Sevr mağarasına geldiğinde geriye dönüp Mekke’ye bakarak hüzünlenmiş ve “Ey Mekke! Sen Allah’ın en çok sevdiği, benim de en çok sevdiğim şehirsin. Eğer senin müşriklerden oluşan halkın beni çıkarmamış olsalardı, seni asla terketmezdim” demiş, bunun üzerine onu ve ümmetini teselli için bu âyet inmiştir (XVI, 226). Mekke müşriklerinin de âkıbeti Allah’ın dediği gibi olmuş, ileri gelenleri yok edilmişler, güvendikleri güçleri onlara fayda vermemiş, acı sonu engelleyememiştir.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 51
 
Muhammed Suresi - 14-15 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • اَفَمَنْ كَانَ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّهٖ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِهٖ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ
    ﴿١٤﴾
  • مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّتٖي وُعِدَ الْمُتَّقُونَؕ فٖيهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِبٖينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىؕ وَلَهُمْ فٖيهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْؕ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَمٖيماً فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ
    ﴿١٥﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾14﴿
Rabbinden gelmiş kesin bir kanıta dayanan kimse, kötü işi kendine güzel gösterilen ve arzularının peşinde giden kimse gibi olur mu hiç!

﴾15﴿
Rabbine itaatsizlikten sakınanlara vaad edilen cennetin temsili şudur: İçinde doğal nitelikleri bozulmamış su ırmakları, tadı bozulmamış süt ırmakları, içenlere lezzet veren şarap ırmakları, süzülmüş bal ırmakları bulunan bir bahçedir. Onlar için ayrıca orada her meyveden mevcuttur, üstelik rablerinden bir de bağışlama lütfu. Şimdi bunlar, ateşte devamlı kalan, bağırsaklarını parçalayan kaynar su içirilen kimseler gibi olur mu hiç?

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Peygamber ve diğer müminler Mekke’den Medine’ye göç ederken her şeylerini kaybetmiş, zarara uğramış, şirk ve inkârda ısrar eden müşrikler ise kazanmış gibi görünüyorlardı. Bu görüntünün geçici ve aldatıcı olduğu, biri dünyaya diğeri âhirete ait iki önemli değer üzerinden yapılan bir mukayese ile anlatılıyor. Dünyada müminlerin değerli kazanımları kesin iman ve bilgidir; bu iman ve bilginin aydınlattığı bir hayat yolunda ilerlemeleridir. Buna karşılık müşriklerin inançları kanıtsız, bilgileri temelsizdir; gece karanlığında el yordamıyla yol bulmaya çalışmaktadırlar. Müminlerin âhiretteki değerli kazançları, âyette misal verilerek anlatılan cennettir, Allah tarafından bağışlanmaktır, O’nun rızasının tecellisini yaşamaktır. İnkârcıların âhirette elde ettikleri şey ise acılarla dolu cehennemdir.
Cennetin doğrudan kendisini anlatmak, onu dünya hayatına ait kelimeler ve kavramlarla tanıtmak, insan zihninin yapısı bakımından mümkün değildir. Orası ayrı bir âlem, ayrı bir varlık boyutu, farklı bir mahiyetler bütünüdür. Ama yine de insanları imrendirmek ve özendirmek için bir şekilde anlatılması gerekir. Kur’an’ın âhiret hallerini anlatmak için seçtiği anlatım yolu, insanların en azından kendi yaşadıkları, algıladıkları dünya hallerinden örnekler vererek onların âhiret hakkında kıyaslama yoluyla bir fikre varmalarını sağlamak, bunun için mecazlar kullanmak ve misaller vermektir. Âyette verilen misaller sonuçta cennet hayatının, çeşitli zevklerle dolu, insanın mutluluk içinde yüzeceği bir hayat olduğu noktasına varır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 51-52
 
Muhammed Suresi - 16-17 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِــعُ اِلَيْكَۚ حَتّٰٓى اِذَا خَرَجُوا مِنْ عِنْدِكَ قَالُوا لِلَّذٖينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ اٰنِفاًࣞ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذٖينَ طَبَعَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ
    ﴿١٦﴾
  • وَالَّذٖينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰيهُمْ تَقْوٰيهُمْ
    ﴿١٧﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾16﴿
İçlerinden sana kulak verenler de var. Nihayet senin huzurundan ayrılınca, bilgi sahiplerine, “Biraz önce ne söyledi?” diye sorarlar. İşte Allah bunların kalplerini mühürlemiştir, arzularının peşine takılıp gitmektedirler.

﴾17﴿
Doğru yolu bulanlara gelince Allah onların bu yolda devam etmelerini sağlar ve kendilerine takvâ şuurunu bahşeder.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Burada mukayese münafıklar ile müminler arasındadır. Münafıklar Hz. Peygamber’in yanında ve yakınında bulunuyor ve onu dinliyorlardı, ama kalplerinde iman bulunmadığı için bu beraberlik ve ondan duydukları şeyler kendilerini rahatsız ediyor, yeri geldikçe alay ederek, olmadık sorular sorarak, problemler çıkararak rahatlamaya çalışıyorlardı. Hem dinleyip hem de başkalarına “O şimdi ne dedi!” diye soru sormak, bir yandan dinlediklerini alaya almak, bir yandan da söyleyeni önemsememektir. Bu tavır ve davranışın sonu kalbin kararması, zihnin şartlanması, doğruyu arama ve bulma kabiliyetinin körleşmesidir. Müminler ise peygamberlerini dinleyerek onun açıklamalarından yararlanmakta, akıllarını düzgün çalıştırmakta, doğru yolda ilerlemeye devam ederken davranışlarında Allah’a itaati merkeze almaktadırlar.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 52
 
Muhammed Suresi - 18 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا السَّاعَةَ اَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةًۚ فَقَدْ جَٓاءَ اَشْرَاطُهَاۚ فَاَنّٰى لَهُمْ اِذَا جَٓاءَتْهُمْ ذِ كْرٰيهُمْ
    ﴿١٨﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾18﴿
Onlar (yola gelmek için) kıyamet vaktinin ansızın gelivermesini mi bekliyorlar? Halbuki onun alâmetleri geldi. O gelip çatınca akıllarını başlarına devşirmeleri neye yarar!

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Peygamber’in şahsiyeti, ahlâkı, tebliğ ettiği Kur’an’daki ikna edici deliller ve kıyamet alâmetleri, aklını iyi kullanan kimselerin imana gelmeleri için yeterli etkenler ve delillerdir. Ancak inkâra saplanıp kalanlar bir türlü iman etmemekte, âdeta kıyameti beklemektedirler. Kıyamet kopunca iman etmenin de, ibret almanın da faydası yoktur, o zaman artık imtihan bitmiş, cevaplar açıklanmış olmaktadır.
Kıyamet alâmetleri, kıyametin yaklaştığını gösteren olaylar ve oluşlardır. İman konularını içeren kaynaklarda, ilgili rivayetlere dayanılarak bu alâmetlerin küçükleri ve büyükleri hakkında geniş bilgiler verilmiştir. Burada “geldiği bildirilen alâmetler”in neler olduğu konusunda çeşitli yorumlar yapılmıştır. Muhammed aleyhisselâm son peygamber, İslâm da son dindir. Şu halde gelmiş bulunan en önemli ve objektif alâmetler bunlardır. Hz. Peygamber bir hadislerinde, orta ve işaret parmaklarını birleştirerek, “Benim gönderilmem ile kıyamet birbirine şu iki parmak kadar yakındır” buyurmuşlardır (Buhârî, “Talâk”, 25; Müslim, “Cum‘a”, 43; “Fiten”, 135). Tabii buradaki yakınlık izâfî bir yakınlıktır, dünyanın ve insanlığın ömrünün son dilimidir. Bu dilim bütüne nisbetle küçüktür, ama kendisi bizim ölçülerimize göre önemli ölçüde uzun ve büyük olabilir. Cibrîl hadisi diye bilinen hadisin sonunda Peygamber efendimize, “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sorulduğunda onu bilmediğini ifade etmiş, alâmet olarak şunları zikretmiştir: Savaşların artması, köleliğin yayılması, ayağın baş olması, kırsal bölge insanlarının kent hayatının lüksüne kapılmaları ve bu konuda yarışa girmeleri (Müslim, “Îmân”, 1, 5, 7).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 52-53
 
Muhammed Suresi - 19 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِنٖينَ وَالْمُؤْمِنَاتِؕ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوٰيكُمْࣖ
    ﴿١٩﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾19﴿
Bil ki, Allah’tan başka tanrı yoktur. Kendi günahın için, erkek kadın müminler için Allah’tan af dile. Ne yapacağınızı ve yerinizin neresi olacağını Allah bilir.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Peygamber’in şahsında insanlara dinin özü olan tevhid kelimesi bir daha hatırlatılmakta ve herkes, kıyamet gelip çatmadan günahlardan tövbe etmeye, Allah’tan af dilemeye davet edilmektedir. Bunu da geciktirmeden yapmak gerekir; çünkü biraz sonra ne yapacağını ve nerede olacağını hiçbir kimse bilemez.
Peygamberler mâsumdurlar; ümmetlerine örnek olacakları için Allah onları günah işlemekten korumuştur, hatalarını da zamanında tashih ederek kalıcı olmasını engellemiştir. İslâm inancının önemli bir ilkesi olan ismet (peygamberlerin mâsumluğu), Hz. Peygamber’in günah işlediğini kabul etmemizi engellemektedir. Bu sebeple âyette geçen “Günahının... bağışlanmasını dile!” cümlesini bu inanç esası çerçevesinde anlamlandırmak gerekmektedir. Yapılan yorumlar şöyledir:
1. Sözün muhatabı Hz. Peygamber olmakla beraber asıl hedef ümmettir. 2. Hz. Peygamber tevazu gereği kendi hata ve günahından bahseder ve devamlı Allah’tan af diler olduğu için bu güzel davranışa uygun bir ifade kullanılmıştır. 3. Hz. Peygamber için günah olan veya onun günah saydığı şey, sıradan insanlar için tabii ve mubah olan davranışlardır. Nitekim kendisi şöyle buyurmuştur: “Kalbimin perdelendiği oluyor ve ben günde yüz defa Allah’tan af ve mağfiret diliyorum” (Müslim, “Zikr”, 41). Burada “perdelenme” diye çevirdiğimiz kelime, “Allah’ı anma ve hatırda tutma konusundaki kesiklik” olarak açıklanmıştır. Yani Hz. Peygamber her an Allah şuuru içinde yaşamaktadır, bu şuurda anlık kesintileri günah sayıp onlara da tövbe etmektedir. 4. Tabâtabâî Mîzân isimli tefsirinde (XVIII, 258, 274) farklı bir yorum yapmış, burada geçen “zenb” kelimesinin günah değil, suç mânasında olduğunu, Mekke müşrikleri nezdinde Hz. Peygamber ve müminler suçlu ve ölüme mahkûm olduklarından bu durumun ortadan kalkması ve onlara karşı kesin bir zafer için rabbine dua etmesi istendiğini ileri sürmüş, bu sûreden sonra gelecek olan Fetih sûresinin başında açıklanan “fetihle zenbin ortadan kaldırılması” arasındaki sebep-sonuç ilişkisini de delil olarak kullanmıştır.
Hz. Peygamber’den, bütün müminler için Allah’tan af dilemesinin istenmesi, onun şefaat yetkisinin bir delili olarak da değerlendirilmiştir.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 53-54
 
Muhammed Suresi - 20-21 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَيَقُولُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌۚ فَاِذَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ فٖيهَا الْقِتَالُۙ رَاَيْتَ الَّذٖينَ فٖي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِؕ فَاَوْلٰى لَهُمْۚ
    ﴿٢٠﴾
  • طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَعْرُوفٌࣞ فَاِذَا عَزَمَ الْاَمْرُࣞ فَلَوْ صَدَقُوا اللّٰهَ لَكَانَ خَيْراً لَهُمْۚ
    ﴿٢١﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾20﴿
İman edenler “Keşke bir sûre indirilse!” derler. Açık ve kesin hükümlü bir sûre indirildiğinde ve içinde savaştan söz edildiğinde, kalplerinde çürüklük bulunanların sana, ölüm korkusundan baygınlık geçirmiş kimseler gibi baktığını görürsün; zaten o da başlarına geldi gelecek!

﴾21﴿
Güzel olan itaattir, dinen ve örfen makbul sözdür. Durum (savaş emri) kesinlik kazanınca Allah’a karşı sadâkat gösterselerdi onlar için hayırlı olacaktı.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Müminler cihadın şeref ve ecrine nâil olmak, düşmanları yenerek müminlerin güvenlik içinde hayatlarını sürdürmelerini sağlamak, müslüman olmayanlara da din hürriyeti getirmek için içtenlikle savaşa izin verilmesini, hatta cihadın farz kılınmasını isterler. Münafıklar da bu isteğe katılmış gibi görünürler. Ancak cihadı farz kılan âyetler gelince münafıkların gerçek yüzleri ortaya çıkar, korkularından bayılmışçasına bakışları donuklaşır. Ama korkunun ecele faydası yoktur, korktuklarının başlarına gelmesi mukadderdir. Bazı tefsirciler 20. âyetin sonu ile 21. âyetin başını birbirine bağlamış ve oluşan cümleye şu mânayı vermişlerdir: Onlara yaraşan itaattir, dinin ve kamu vicdanın iyi bulduğu sözdür. Münafıklar görünüşte itaat etmekte ve yadırganmayacak, şüphe çekmeyecek sözler söylemektedirler. İş uygulamaya gelince göründükleri gibi olsalar, söylediklerini yapsalar şüphesiz bu onlar için hayırlı olacaktır.

Kaynak :
 
Muhammed Suresi - 22-23 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ
    ﴿٢٢﴾
  • اُو۬لٰٓئِكَ الَّذٖينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمٰٓى اَبْصَارَهُمْ
    ﴿٢٣﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾22﴿
Yönetimi üstlenseniz hemen yeryüzünde kötülük çıkaracak ve yakınlık bağlarını parça parça edecek değil misiniz?

﴾23﴿
İşte bunları Allah lânetlemiş, kulaklarını sağır, gözlerini kör etmiştir.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Bizim “İktidara gelmiş olsanız...” şeklinde çevirmeyi tercih ettiğimiz kısmı, “küfre döndüğünüzde” şeklinde çevirmek de mümkündür. Her iki mânaya göre de imandan ve ilâhî irşaddan yüz çevirenlerin sosyal, siyasî ve ahlâkî faaliyetlerde başarılı olamayacaklarına, imkânları kötüye kullanacaklarına, tabii ve sosyal düzeni bozacaklarına işaret edilmektedir.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 57
 
Muhammed Suresi - 24 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ اَمْ عَلٰى قُلُوبٍ اَقْفَالُهَا
    ﴿٢٤﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾24﴿
Kur’an’ı okuyup düşünmezler mi? Yoksa kalpler üzerinde kilitleri mi var?

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Kalp kelimesi Kur’an’da “akıl ve sağduyu” mânalarında da kullanılmaktadır. Kur’an insanlara doğru yolu gösteriyor, ancak ondan yararlanabilmek için peşin hükümlerden, kökleşmiş inançlardan, dengeyi bozan kin ve nefret gibi duygulardan kurtularak Kur’an’ı okumak, dinlemek ve üzerinde düşünmek gerekiyor. Kalplerinin üzerinde kilitler bulunan kimselerden maksat, şartlanmışlık ve peşin hükümler yüzünden akıllarını doğru kullanamaz hale gelmiş olanlardır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 57
 
Muhammed Suresi - 25-26 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • اِنَّ الَّذٖينَ ارْتَدُّوا عَلٰٓى اَدْبَارِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَىۙ الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْؕ وَاَمْلٰى لَهُمْ
    ﴿٢٥﴾
  • ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُوا لِلَّذٖينَ كَرِهُوا مَا نَزَّلَ اللّٰهُ سَنُطٖيعُكُمْ فٖي بَعْضِ الْاَمْرِۚ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اِسْرَارَهُمْ
    ﴿٢٦﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾25﴿
Doğru yol kendileri için apaçık hale geldikten sonra sırt çevirip dönenlere şeytan bunu güzel göstermiş ve kendilerine yanlış yolda ilerleme cesareti vermiştir.

﴾26﴿
Bu da onların, Allah’ın gönderdiği vahiyden hoşlanmayanlara, “Bazı hususlarda sizin dediklerinizi yapacağız” demeleri yüzünden olmuştur. Allah onların gizlediklerini bilir.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Burada sözü edilen münafıklar, önce iman etmiş iken sonra eski hallerine dönenlerdir. Bunlar ve genellikle münafıklar vahiyden ve onun getirdiği İslâm’dan hoşnut değillerdi. Bu yüzden İslâm düşmanlarıyla iş birliği yapıyor, bazı konularda onlara yardım ediyorlardı (Haşr 59/11); bütün bunların mânevî sebebi de şeytana uymaları, bâtılı hak, çirkini güzel, kötüyü iyi görmeleri idi.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 57
 
Muhammed Suresi - 27-28 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَكَيْفَ اِذَا تَوَفَّتْهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَاَدْبَارَهُمْ
    ﴿٢٧﴾
  • ذٰلِكَ بِاَنَّهُمُ اتَّبَعُوا مَٓا اَسْخَطَ اللّٰهَ وَكَرِهُوا رِضْوَانَهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْࣖ
    ﴿٢٨﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾27﴿
Melekler yüzlerine ve arkalarına vurarak onların canlarını alırken durumları nasıl olacak bakalım!

﴾28﴿
Bunun da sebebi, Allah’ı öfkelendiren şeylerin peşine düşmeleri ve O’nun hoşnut olacağı şeylerden nefret etmeleridir. Bu yüzden Allah da onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Kulun vazifesi Allah’ın razı olduğuna razı olmak, O’nun istemediği hal ve davranıştan uzak durmaktır. Açık ve gizli kâfirler ise tam bunun tersini yapmakta, âdeta Allah’a karşı bir muhalefet bayrağı açmaktadırlar. Bu tavır ve amelin dünyadaki sonucu başarısızlık, ölüm anından başlamak üzere âhiretteki sonucu ise rezillik ve azaptır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 57
 
Muhammed Suresi - 29-30 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • اَمْ حَسِبَ الَّذٖينَ فٖي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللّٰهُ اَضْغَانَهُمْ
    ﴿٢٩﴾
  • وَلَوْ نَشَٓاءُ لَاَرَيْنَاكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُمْ بِسٖيمٰيهُمْؕ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ فٖي لَحْنِ الْقَوْلِؕ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اَعْمَالَكُمْ
    ﴿٣٠﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾29﴿
Yoksa kalplerinde çürüklük bulunanlar, içlerindeki kini Allah’ın asla açığa çıkarmayacağını mı hesapladılar?

﴾30﴿
İstersek şüphesiz onları sana gösteririz de yüzlerindeki işaretlerden kendilerini tanırsın. Kuşkusuz konuşma tarzlarından sen onları bileceksin. Allah bütün yaptıklarınızı bilir.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


İslâm’ın açık düşmanları duygularını açıkça ortaya koyuyor, gizli düşmanları, yani münafıklar ise durumlarını gizlemeye çalışıyorlardı. Allah bunların kalplerindeki kin ve düşmanlığı birçok vesile ile ortaya çıkardı, zaman içinde pek çoğunun foyası meydana çıktı. Davranışlarını kontrol ederek duygularını gizleyenlerin ise listesi verilmedi, herkes tarafından kolayca tanınmaları için yüzlerine bir nişan konmadı. Fakat Hz. Peygamber ile yakınındaki birkaç kişi Allah’ın yardımı ile onları hem simalarından hem de konuşma tarzlarından anlar ve tanırlardı.
 
Muhammed Suresi - 31 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتّٰى نَعْلَمَ الْمُجَاهِدٖينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِرٖينَۙ وَنَبْلُوَ۬ا اَخْبَارَكُمْ
    ﴿٣١﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾31﴿
Sizi deneyeceğiz ki, içinizden cihad edenleri, zorluklara göğüs gerenleri ortaya çıkaralım ve size ait haberleri de (söz ve iddiaları) deneyerek açıklığa kavuşturalım.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


“Haberlerin açıklığa kavuşturulması”ndan maksat, gerçek olup olmadıklarını ortaya çıkarmaktır. Cihad en önemli imtihan aracıdır. Bu imtihanı geçirmeden kendileri hakkında çeşitli haberler yayılan, kanaatler edinilen kimselerin gerçekten böyle olup olmadıkları cihad sayesinde anlaşılmakta, ortaya çıkmaktadır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 58
 
Muhammed Suresi - 32 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • اِنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ وَشَٓاقُّوا الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدٰىۙ لَنْ يَضُرُّوا اللّٰهَ شَيْـٔاًؕ وَسَيُحْبِطُ اَعْمَالَهُمْ
    ﴿٣٢﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾32﴿
Yolun doğrusu kendilerince apaçık anlaşıldığı halde inkârda ısrar edenler, Allah yoluna engel koyanlar ve resule muhalefet bayrağı açanlar asla Allah’a bir zarar veremeyeceklerdir; bu (tutum) yaptıklarını da sonuçsuz kılacaktır.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Münafıklardan sonra, sûrenin başında konu edinilen “açık kâfirler ve düşmanlar” yeniden ele alınmakta, onların bütün çabalarının boşa gideceği, Allah’a, resulüne ve O’nun dinine bir zarar veremeyecekleri bir daha ifade edilmektedir.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 58
 
Muhammed Suresi - 33 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُٓوا اَعْمَالَكُمْ
    ﴿٣٣﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾33﴿
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, resule itaat edin ve yaptıklarınızı boşa çıkarmayın.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Allah ve resulüne itaat emredildikten sonra, “Yaptıklarınızı boşa gidermeyin” buyurulduğu için bu ikisi arasında bir sebep-sonuç ilişkisi kurulabilir. Buna göre Allah ve resulüne itaat etmeyenlerin iyi sanarak yapıp ettiklerinin boşa gideceği, onlara özellikle ebedî hayatta bir fayda sağlamayacağı anlaşılmaktadır. Son cümle bağımsız olarak alınır ve yorumlanırsa mâna, “Başa kakarak veya iyilikleri silip süpüren kötülükler yaparak amellerinizi heder etmeyin” şeklinde olur.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 59
 
Geri
Üst