• Eğitim sadece okula gitmek ve bir derece kazanmakla ilgili değildir. Bilginizi genişletmek ve yaşam hakkındaki gerçeği almakla ilgilidir. – Shakuntala Devi

Kasas Suresi Anlamı Meali Tefsiri

Kemal Ayhan

Administrator
Yönetici
Kasas Suresi

Hakkında​

Mekke döneminde inmiştir. 88 âyettir. Sûre, adını 25. âyette geçen “el-Kasas” kelimesinden almıştır. Kasas, kıssalar anlamında olup Kur’an’da geçen kıssa ve olaylar için kullanılır. Sûrede başlıca Hz. Mûsâ’nın çocukluğunu, peygamber oluşunu, Musevîleri Mısır’dan çıkarmasını ve Firavun ile ordusunun boğulmasını kapsayan süreç anlatılmaktadır. Ayrıca küfre saplanıp maddî servet ve kudrete bel bağlamanın kötü akıbetini vurgulamak üzere Kârûn kıssasına yer verilmektedir.

Nuzül​


Mushaftaki sıralamada yirmi sekizinci, iniş sırasına göre kırk dokuzuncu sûredir. Neml sûresinden sonra, İsrâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 85. âyetinin hicret esnasında Cuhfe denen yerde, 52-55. âyetlerinin de Medine’de indiğine dair bir rivayet bulunmaktadır (Şevkânî, IV, 152).

Konusu​


Başlangıçta Kur’an’ın aydınlatıcı âyetlerine dikkat çekildikten sonra büyük bir kısmında Hz. Mûsâ’nın hayat hikâyesi ve Firavun’la olan mücadelesi anlatılmakta; Şuarâ ve Neml sûrelerinde kısa olarak geçen konulara dair tamamlayıcı bilgiler verilmektedir. Ayrıca Mekkeli müşriklerin Kur’an’a ve Hz. Peygamber’e karşı olumsuz tutum ve davranışları ile Ehl-i kitabın olumlu davranışlarından söz edilmekte, büyük bir servetin sahibi olan Karun’un kıssasından kesitler verilerek mümin zihniyet ile inkârcı zihniyet arasındaki fark ortaya konmaktadır. Sûrenin son bölümünde Mekke’nin fethine işaret edilerek Hz. Peygamber teselli edilmekte, Allah’ın âyetlerine bağlı kalması ve O’ndan başka hiçbir tanrı tanımaması istenmekte, var edilenlerin hepsinin yok olacağı ve hükümranlığın yalnız Allah’a ait olduğu hatırlatılarak sûre son bulmaktadır.


Fazileti​

 

Kasas Suresi 1. Ayet Tefsiri​


Ayet​


  • طٰسٓمٓؕ
    ﴿١﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾1﴿
Tâ-sîn-mîm.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Bazı sûrelerin başında bulunan bu tür harflere “hurûf-ı mukattaa” adı verilmektedir (bilgi için bk. Bakara 2/1). Müfessirlerin çoğunluğu bu ve benzeri yerlerdeki kitaptan maksadın Kur’an olduğunu ifade etmişlerdir (Râzî, XXIV, 118; Şevkânî, IV, 91; İbn Âşûr, XIX, 92; ayrıca krş. Ra‘d 13/1; Hicr 15/1). “Apaçık” diye tercüme ettiğimiz mübîn kelimesi “açıklayıcı” anlamına da gelmektedir. Kur’an-ı Kerîm’de 136 yerde adı geçen Mûsâ aleyhisselâm, Kitâb-ı Mukaddes’te de kendisine en geniş yer verilmiş olan peygamberdir. Tevrat’a göre Mûsâ, Ya‘kub’un oğlu Levi’nin soyundandır. Babası Amran (İmrân), annesi Yokebed’dir (Çıkış, 6/18-20). Kur’an’da Hz. Mûsâ’nın hayat hikâyesine bazan kısa bazan da geniş bir şekilde yer verilmiştir. Kasas sûresinde de konu oldukça ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.
Mûsâ dünyaya geldiği sırada Mısır’ın yönetimini elinde bulunduran Firavun, ülkesinin sınırlarını genişletmiş, bu durum onu şımartmıştı. O, Kur’an’da değişik yönlerden eleştirilmekle birlikte asıl eleştirilen yönü tanrılık taslaması, kendini herkesten üstün görmesidir. Firavun, halkını tabakalara bölmüş, 4. âyette de işaret buyurulduğu üzere özellikle İsrâil asıllı olanlara insanlık onuruna yakışmayacak şekilde muamele etmiştir. Bu sebeple aynı âyetin son cümlesinde onun fesad çıkaranlardan olduğu ve normal düzeni bozduğu ifade edilmektedir. Mısır’da çoğalıp kendisine isyan edeceklerinden kaygılandığı için İsrâil asıllı olanların erkek çocuklarına kıyım uyguladı. Ayrıca insanları ağır işlerde çalıştırıp özellikle yaşlıların ölümüne sebep oldu (bilgi için bk. Bakara 2/49; A‘râf 7/103).
 
Kasas Suresi - 5-6 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَنُرٖيدُ اَنْ نَمُنَّ عَلَى الَّذٖينَ اسْتُضْعِفُوا فِي الْاَرْضِ وَنَجْعَلَهُمْ اَئِمَّةً وَنَجْعَلَهُمُ الْوَارِثٖينَۙ
    ﴿٥﴾
  • وَنُمَكِّنَ لَهُمْ فِي الْاَرْضِ وَنُرِيَ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا مِنْهُمْ مَا كَانُوا يَحْذَرُونَ
    ﴿٦﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾5﴿
Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri kılmak istiyorduk.

﴾6﴿
Onları belli bir yere yerleştirmek, Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, sakındıkları şeyi onların eliyle başlarına getirip göstermek (istiyorduk).

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hâmân, Firavun’un veziri veya saraydaki önemli şahsiyetlerden biri olup adı Kur’an’da altı yerde Firavun’la birlikte anılmaktadır (bk. Kasas 28/6, 8, 38; Ankebût 29/39; Gāfir 40/24, 36; bilgi için bk. Şaban Kuzgun, “Hâmân”, DİA, XV, 436-437). İlâhî irade Firavun’un istediği istikamette tecelli etmedi. Tam tersine Allah Teâlâ, onun zulmü altında ezilen, horlanan, fakir ve muhtaç duruma düşürülmüş olan, yok edilmek istenen İsrâiloğulları’nı zulümden kurtarıp hayırlı işlerde insanlara önderler yapmak, ülkelerinin vârisleri kılıp vaad ettiği topraklara güvenlik içinde yerleştirmek, kendilerine iktidar vermek istiyordu. Nitekim İsrâiloğulları soyundan insanlara din ve dünya hayatında önderlik etmiş olan birçok peygamber gelmiş, onlar Dâvûd ve Süleyman zamanında bölgenin en güçlü devletine sahip olmuşlardı (bk. Neml 27/ 15-44).

Kaynak :
 
Kasas Suresi - 7-9 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰٓى اُمِّ مُوسٰٓى اَنْ اَرْضِعٖيهِۚ فَاِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَاَلْقٖيهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَافٖي وَلَا تَحْزَنٖيۚ اِنَّا رَٓادُّوهُ اِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلٖينَ
    ﴿٧﴾
  • فَالْتَقَطَهُٓ اٰلُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ لَهُمْ عَدُواًّ وَحَزَناًؕ اِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِـٖٔينَ
    ﴿٨﴾
  • وَقَالَتِ امْرَاَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ لٖي وَلَكَؕ لَا تَقْتُلُوهُࣗ عَسٰٓى اَنْ يَنْفَعَنَٓا اَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَداً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
    ﴿٩﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾7﴿
Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden endişe ettiğinde onu nehre bırak. Korkup kaygılanma. Biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız” diye vahyettik.

﴾8﴿
Nitekim Firavun ailesi onu bulup aldı. Ama sonunda o kendileri için bir düşman ve tasa sebebi olacaktı. Şüphesiz Firavun, Hâmân ve askerleri yanlış yoldalardı.

﴾9﴿
Firavun’un karısı, “O, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz” demişti. Onlar işin farkında değillerdi.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Mûsâ’nın annesine yapılan vahiy muhtemelen peygamberlere yapılan vahiy değil, seçkin kulların kalbine doğan ilham anlamındadır. Sıkı bir şekilde uygulanan bu katliamdan Mûsâ’yı kurtarması için Allah tarafından annesine, onu bir süre emzirmesi, çocuğun hayatının tehlikeye düştüğünü hissettiği anda onu bir sandukaya koyup Nil nehrine bırakması ilham edilmiş, annesi de emredileni yapmıştı. Çünkü Allah ona, “Korkup kaygılanma, biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız” diye ilham etmişti. Nitekim sonunda ilâhî takdir tecelli etmiş, Firavun ailesi, İsrâiloğulları’na yapmış olduğu zulmün karşılığı olarak ileride kendilerine düşman ve üzüntü sebebi olacak bebeği Nil kıyısında bularak Firavun’a getirmişlerdir. 8. âyette Firavun ve beraberindekilerin gerek Allah’a karşı nankörlüklerinin gerekse İsrâiloğulları’na uyguladıkları zulmün yanlışlığına, dolayısıyla Hz. Mûsâ’nın ileride bunlara karşı vereceği mücadeleye işaret edilmektedir. Yüce Allah Mûsâ’nın korunup kollanması ve kendi gözetiminde yetiştirilip olgunlaşması için onu katından bir sevgi ile kuşatmış, kezâ ona karşı insanların kalbine de sevgi yerleştirmiştir (bk. Tâhâ 20/39). Bundan dolayı Firavun’un eşi Asiye (Râzî, XXIV, 228), çocuğun hayatına kıyılmaması ve kendisinde kalması için Firavun’a ricada bulunmuş; “O, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun!” diyerek bir sevinç ve mutluluk kaynağı olduğuna işaret ettikten sonra ondan faydalanabilecek veya onu evlât edinebileceklerini söyleyip kocasını razı etmiştir. “Onlar işin farkında değillerdi” cümlesi Firavun ve adamlarının ileride Hz. Mûsâ sebebiyle başlarına gelecek olanları bilmediklerine işaret etmektedir (Razî, XXIV, 229).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 216-217
 
Kasas Suresi - 10-13 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَاَصْبَحَ فُؤٰادُ اُمِّ مُوسٰى فَارِغاًؕ اِنْ كَادَتْ لَتُبْدٖي بِهٖ لَوْلَٓا اَنْ رَبَطْنَا عَلٰى قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ
    ﴿١٠﴾
  • وَقَالَتْ لِاُخْتِهٖ قُصّٖيهِؗ فَبَصُرَتْ بِهٖ عَنْ جُنُبٍ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَۙ
    ﴿١١﴾
  • وَحَرَّمْنَا عَلَيْهِ الْمَرَاضِعَ مِنْ قَبْلُ فَقَالَتْ هَلْ اَدُلُّكُمْ عَلٰٓى اَهْلِ بَيْتٍ يَكْفُلُونَهُ لَكُمْ وَهُمْ لَهُ نَاصِحُونَ
    ﴿١٢﴾
  • فَرَدَدْنَاهُ اِلٰٓى اُمِّهٖ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَلِتَعْلَمَ اَنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَࣖ
    ﴿١٣﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾10﴿
Mûsâ’nın annesinin yüreği ise yalnızca çocuğuyla meşguldü. Eğer, inanıp güvenen biri olması için onun kalbini pekiştirmemiş olsaydık neredeyse işi meydana çıkaracaktı.

﴾11﴿
Mûsâ’nın ablasına, “Onu izle” dedi. O da ötekiler farkına varmadan uzaktan kardeşini gözetledi.

﴾12﴿
Biz önceden onun, başka sütanneleri kabul etmesini engellemiştik. Bunun üzerine ablası, “Sizin adınıza onun bakımını üstlenecek, üzerine titreyecek bir aile bulayım mı?” dedi.

﴾13﴿
Böylelikle biz annesinin gönlü rahatlasın, gam çekmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye onu annesine geri verdik; fakat oradakilerin çoğu bunu bilmiyorlardı.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Öte yandan Mûsâ’nın annesinin üzüntüden aklı başından gitmiş, ne olup bittiğinden haber alamadığı için dehşete kapılmıştı. Haber almak için gösterdiği telâş sebebiyle neredeyse durumu ifşa edecekti, fakat Allah gönlünü pekiştirdi, ona sabretme gücü verdi ve sonunda çocuğuna kavuşacağı inancında karar kıldı. Anne, kızına gelişmeleri uzaktan takip etmesini söylemişti. O da hemen nehrin kenarında kardeşinin peşine düşmüş, Firavun’un adamlarına hissettirmeden, Mûsâ’nın Firavun’un sarayına götürülüşünü izlemişti.
Firavun’un hanımı çocuğa sütanne aramaya başladı; ancak Allah Teâlâ izin vermediği için Mûsâ saraya getirilen kadınlardan hiçbirinin memesini emmedi. Bu hususun 12. âyette, “Biz önceden onun, başka sütanne kabul etmesini engellemiştik” şeklinde ifade buyurulması, olayın tesadüfî bir gelişme olmayıp ilâhî irade tarafından özel olarak planlandığını göstermektedir. Durumu öğrenen ablası emzikli bir kadın olarak “annesini” tavsiye etti; teklifi kabul edildi ve Mûsâ emzirilmek üzere annesine iade edildi (Tevrat’a göre Mûsâ’yı nehirde bulan ve onu emzirmesi için annesine veren, Firavun’un kızıdır; bk. Çıkış, 2/5). Emzirme süresi bitince Mûsâ tekrar Firavun ailesine teslim edildi. Firavun, kendi ailesi içinde büyütülüp yetiştirilen çocuğun kendi yolundan gidecek ve ona mutluluk verecek bir evlât olacağını düşünmüştü. Genellikle ilgi ve eğitim bu sonucu verebilirdi, fakat Allah, Mûsâ vasıtasıyla Firavun’un zulmüne son vermek istiyordu ve sonunda O’nun muradı gerçekleşti.


Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 217
 
Kasas Suresi - 14-17 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَلَمَّا بَلَغَ اَشُدَّهُ وَاسْتَوٰٓى اٰتَيْنَاهُ حُكْماً وَعِلْماًؕ وَكَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنٖينَ
    ﴿١٤﴾
  • وَدَخَلَ الْمَدٖينَةَ عَلٰى حٖينِ غَفْلَةٍ مِنْ اَهْلِهَا فَوَجَدَ فٖيهَا رَجُلَيْنِ يَقْتَتِلَانِؗ هٰذَا مِنْ شٖيعَتِهٖ وَهٰذَا مِنْ عَدُوِّهٖۚ فَاسْتَغَاثَهُ الَّذٖي مِنْ شٖيعَتِهٖ عَلَى الَّذٖي مِنْ عَدُوِّهٖۙ فَوَكَزَهُ مُوسٰى فَقَضٰى عَلَيْهِؗ قَالَ هٰذَا مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِؕ اِنَّهُ عَدُوٌّ مُضِلٌّ مُبٖينٌ
    ﴿١٥﴾
  • قَالَ رَبِّ اِنّٖي ظَلَمْتُ نَفْسٖي فَاغْفِرْ لٖي فَغَفَرَ لَهُؕ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ
    ﴿١٦﴾
  • قَالَ رَبِّ بِمَٓا اَنْعَمْتَ عَلَيَّ فَلَنْ اَكُونَ ظَهٖيراً لِلْمُجْرِمٖينَ
    ﴿١٧﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾14﴿
Mûsâ yetişip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz.

﴾15﴿
Mûsâ, ahalisinin farkedemeyeceği bir vakitte şehre girdi. Orada, biri kendi halkından, diğeri düşmanı olan taraftan iki adamın birbirleriyle kavga ettiğini gördü. Kendi halkından olan kişi, düşman taraftan olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine Mûsâ ötekine bir yumruk vurup ölümüne sebep oldu; sonra şöyle dedi: “Bu şeytanın işidir; o gerçekten ayartıcı ve apaçık bir düşman!

﴾16﴿
Rabbim! Doğrusu kendime zulmettim; beni bağışla!” Allah da onu bağışladı. Çünkü O, gerçekten çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.

﴾17﴿
Mûsâ, “Rabbim! Bana lutfettiğin nimetler hakkı için suçlulara asla arka çıkmayacağım” dedi.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Mûsâ sarayda iyi bir eğitim gördü. Olgunluk çağına ulaşınca Allah tarafından kendisine “hikmet ve ilim” verildi (krş. Çıkış, 2/2-10). Mûsâ, kendisine daha peygamberlik gelmeden Firavun’un yanlış yolda olduğunu biliyor ve İsrâiloğulları’na baskı uyguladığını görüyordu. O sebeple muhtemelen bu konudaki düşüncesini yakınlarına açmış, muhalefeti ağızdan ağıza yayılınca da gözden kaybolup kendini gizlemişti. Şehre ancak geceleri çıkıyordu. Ahalisinin haberi olmadığı bir sırada girdiği şehrin neresi olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber müfessirlerin çoğunluğuna göre Mısır’da Firavun’un ikamet ettiği şehirdir. Müfessir Dahhâk buranın geçmişte müstakil bir yerleşim merkezi olan bugünkü Aynişems olduğunu söylemiştir (Râzî, XXIV, 233); Şevkânî’ye göre ise Kahire’dir (IV, 158); Kuzey Mısır’ın merkezi Menfis olabileceğini söyleyenler de vardır (İbn Âşûr, XX, 88).
Rivayete göre Hz. Mûsâ, öğle vakti halkın istirahate çekilmiş olduğu bir sırada bu şehre girmiş, şehirde biri İsrâiloğulları’ndan, diğeri Kıptîler’den olan iki kişinin kavga ettiğini görmüş, İsrâilli’nin kendisinden yardım istemesi üzerine Kıptî’ye bir yumruk vurarak ölümüne sebep olmuştur.
Tefsirlerde Hz. Mûsâ’nın günahsız olduğunu göstermek için 15. âyeti çeşitli şekillerde yorumlayanlar olmuştur. Şevkânî bu yorumların, “Peygamberler günah işlemekten mâsumdur” prensibine dayandığını, ancak peygamberlerin (küçük günah değil) büyük günah işlemekten mâsum bulunduklarını, Mûsâ da adamı kasten öldürmediği için bu olayın büyük günah sayılmayacağını ifade etmektedir (IV, 158). Esasen bu sırada Hz. Mûsâ’ya peygamberliğin gelmemiş olduğu da göz önüne alınmalıdır.
Bize göre Hz. Mûsâ’nın kavgaya müdahalesi hor görülen ve ezilen topluluktan birinin imdat istemesi üzerine olmuştur ve bunda kusur yoktur. Yaptığı şey, sadece tedbirsizlikle bir tokat veya yumruk vurmaktı. Böyle bir darbenin ölüm sonucunu doğurması nâdirdir. Şu halde Mûsâ’nın yaptığı, “istemeden ölüme sebep olmak” şeklinde ifade edilebilir ve bu tutumu, zayıfın yanında yer almak şeklinde bir erdem olarak da değerlendirilebilir. Kavga esnasında haklıyı haksızdan ayırmak güçtür. Mûsa’nın kendisini günahkâr görmesi, fiilinin ölüme sebep olmasındandır. 15. âyete göre Mûsâ’nın şeytana gönderme yapması da kötü kastının olmadığını gösterir. İleride gelecek âyetlere bakılırsa bu sırada Mûsâ’ya peygamberlik de gelmiş değildir. Özellikle Tevrat’ın çok daha sonra, İsrâiloğulları’nı Mısır’dan Sînâ çölüne geçirmesinin ardından inzâl edildiği bilinmektedir.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 219-221
 
Kasas Suresi - 18-19 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَاَصْبَحَ فِي الْمَدٖينَةِ خَٓائِفاً يَتَرَقَّبُ فَاِذَا الَّذِي اسْتَنْصَرَهُ بِالْاَمْسِ يَسْتَصْرِخُهُؕ قَالَ لَهُ مُوسٰٓى اِنَّكَ لَغَوِيٌّ مُبٖينٌ
    ﴿١٨﴾
  • فَلَمَّٓا اَنْ اَرَادَ اَنْ يَبْطِشَ بِالَّذٖي هُوَ عَدُوٌّ لَهُمَاۙ قَالَ يَا مُوسٰٓى اَتُرٖيدُ اَنْ تَقْتُلَنٖي كَمَا قَتَلْتَ نَفْساً بِالْاَمْسِࣗ اِنْ تُرٖيدُ اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ جَبَّاراً فِي الْاَرْضِ وَمَا تُرٖيدُ اَنْ تَكُونَ مِنَ الْمُصْلِحٖينَ
    ﴿١٩﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾18﴿
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam bağırarak ondan yine yardım istiyor! Mûsâ ona, “Açıkçası sen düpedüz serserinin birisin” dedi.

﴾19﴿
Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince adam şöyle dedi: “Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi, şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun? Demek ki sen insanların arasını düzelten değil de bu ülkede zorba biri olmak istiyorsun!” dedi.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Kıptî’nin kim tarafından öldürüldüğü henüz duyulmamıştı. Hz. Mûsâ ise onu öldürdüğü için başına gelebilecek kötülükleri düşünerek geceyi korku içinde geçirdi. Ertesi gün etrafı gözetleyerek şehirde dolaşırken bir gün önce başını derde sokan İsrâilli’nin yine bir Kıptî ile kavga ettiğini gördü. İsrâilli, Mûsâ’dan yine yardım istedi. Mûsâ dün başını belâya sokmuş olan İsrâilli’yi, “Doğrusu sen azgının birisin” diyerek azarladı. Bununla birlikte her ikisine de düşmanca davranan Kıptî’ye vurmak isteyince, İsrâilli azarlanmış olmanın da etkisiyle kendisine vuracağını sanarak, “Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi şimdi de beni mi öldüreceksin?” dedi. Konuşmanın akışına bakarak bu sözün Kıptî’ye ait olduğunu söyleyenler de vardır. Bunlara göre Kıptî olayın fâilini daha önce İsrâilli’den öğrenmişti (bk. Şevkânî, IV, 159).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 221
 
Kasas Suresi - 20-21 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَجَٓاءَ رَجُلٌ مِنْ اَقْصَا الْمَدٖينَةِ يَسْعٰىؗ قَالَ يَا مُوسٰٓى اِنَّ الْمَلَاَ يَأْتَمِرُونَ بِكَ لِيَقْتُلُوكَ فَاخْرُجْ اِنّٖي لَكَ مِنَ النَّاصِحٖينَ
    ﴿٢٠﴾
  • فَخَرَجَ مِنْهَا خَٓائِفاً يَتَرَقَّبُؗ قَالَ رَبِّ نَجِّنٖي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمٖينَࣖ
    ﴿٢١﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾20﴿
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: “Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında görüşme yapıyorlar; derhal çıkıp git! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim.”

﴾21﴿
Mûsâ korku içinde etrafı gözetleyerek oradan ayrıldı. “Rabbim! Beni zalimler topluluğundan kurtar” dedi.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Kıptî’yi kimin öldürdüğü ortaya çıkınca haber Mûsâ’nın durumundan rahatsız olan Firavun’a ulaştırıldı ve hemen yakalanması için gereken tedbir alındı. Hz. Mûsâ’nın iyiliğini düşünen bir kişi koşarak gelip bu durumdan onu haberdar etti ve şehirden çıkıp gitmesi için nasihatte bulundu. Bunun üzerine Hz. Mûsâ Medyen’e gitmek üzere şehri terketti.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 221
 
Kasas Suresi - 22-24 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلْقَٓاءَ مَدْيَنَ قَالَ عَسٰى رَبّٖٓي اَنْ يَهْدِيَنٖي سَوَٓاءَ السَّبٖيلِ
    ﴿٢٢﴾
  • وَلَمَّا وَرَدَ مَٓاءَ مَدْيَنَ وَجَدَ عَلَيْهِ اُمَّةً مِنَ النَّاسِ يَسْقُونَؗ وَوَجَدَ مِنْ دُونِهِمُ امْرَاَتَيْنِ تَذُودَانِۚ قَالَ مَا خَطْبُكُمَاؕ قَالَتَا لَا نَسْقٖي حَتّٰى يُصْدِرَ الرِّعَٓاءُ وَاَبُونَا شَيْخٌ كَبٖيرٌ
    ﴿٢٣﴾
  • فَسَقٰى لَهُمَا ثُمَّ تَوَلّٰٓى اِلَى الظِّلِّ فَقَالَ رَبِّ اِنّٖي لِمَٓا اَنْزَلْتَ اِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقٖيرٌ
    ﴿٢٤﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾22﴿
Mûsâ Medyen’e doğru yöneldiğinde, “Umarım rabbim bana doğru yolu buldurur” dedi.

﴾23﴿
Medyen suyuna vardığında orada hayvanlarını sulayan bir grup insanla karşılaştı. Onların biraz ötesinde de (hayvanlarının suya gelmesini) engelleyen iki kadın gördü. Onlara, “Meseleniz nedir?” diye sordu. “Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (hayvanlarımızı) sulayamayız; babamız da çok yaşlı” dediler.

﴾24﴿
Bunun üzerine Mûsâ, onların hayvanlarını sulayıverdi. Sonra gölgeye çekilip, “Ey rabbim! Bana lutfedeceğin her türlü hayra muhtacım!” diye niyazda bulundu.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Medyen, Akabe körfezinin kuzeyindeki Maan yakınlarında, Mısır’a yaya yürüyüşü ile sekiz günlük mesafede bulunan eski bir şehirdir (bilgi için bk. A‘râf 7/85). Buranın halkı Arap asıllı olduğu için Hz. Mûsâ’nın soyundan olan İbrânîler’e hem ırk hem de dil bakımından yakındılar, dolayısıyla ona yardım etmiş olmaları tarihen mümkündür. Tefsirlerde anlatıldığına göre Hz. Mûsâ’nın Medyen suyu başında gördüğü iki kadın Medyen halkına peygamber olarak gönderilmiş olan Şuayb aleyhisselâmın kızları olup, ancak halk hayvanlarını sulayıp kuyunun başından ayrıldıktan sonra hayvanlarını sulayabiliyorlardı. Bunların Şuayb’ın kardeşi oğlunun veya Medyen halkından sâlih birinin kızları olduğuna dair rivayetler de vardır (bk. Abdülvehhâb en-Neccâr, s. 202-204). Kızlar, Mûsâ’nın sorusu üzerine kendilerinin güçsüz, babalarının da ihtiyar olduğunu söyleyerek dolaylı bir şekilde yardım istemişlerdir. Hz. Mûsâ’nın, “Ey rabbim! Bana lutfedeceğin her türlü hayra muhtacım!” şeklindeki duasından o sırada onun da yalnız ve desteksiz kaldığı, yardım ve himayeye muhtaç olduğu anlaşılmaktadır (bk. İbn Âşûr, XX, 103).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 223
 
Kasas Suresi - 25-28 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَجَٓاءَتْهُ اِحْدٰيهُمَا تَمْشٖي عَلَى اسْتِحْيَٓاءٍؗ قَالَتْ اِنَّ اَبٖي يَدْعُوكَ لِيَجْزِيَكَ اَجْرَ مَا سَقَيْتَ لَنَاؕ فَلَمَّا جَٓاءَهُ وَقَصَّ عَلَيْهِ الْقَصَصَۙ قَالَ لَا تَخَفْࣞ نَجَوْتَ مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمٖينَ
    ﴿٢٥﴾
  • قَالَتْ اِحْدٰيهُمَا يَٓا اَبَتِ اسْتَأْجِرْهُؗ اِنَّ خَيْرَ مَنِ اسْتَأْجَرْتَ الْقَوِيُّ الْاَمٖينُ
    ﴿٢٦﴾
  • قَالَ اِنّٖٓي اُرٖيدُ اَنْ اُنْكِحَكَ اِحْدَى ابْنَتَيَّ هَاتَيْنِ عَلٰٓى اَنْ تَأْجُرَنٖي ثَمَانِيَ حِجَجٍۚ فَاِنْ اَتْمَمْتَ عَشْراً فَمِنْ عِنْدِكَۚ وَمَٓا اُرٖيدُ اَنْ اَشُقَّ عَلَيْكَؕ سَتَجِدُنٖٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ مِنَ الصَّالِحٖينَ
    ﴿٢٧﴾
  • قَالَ ذٰلِكَ بَيْنٖي وَبَيْنَكَؕ اَيَّمَا الْاَجَلَيْنِ قَضَيْتُ فَلَا عُدْوَانَ عَلَيَّؕ وَاللّٰهُ عَلٰى مَا نَقُولُ وَكٖيلٌࣖ
    ﴿٢٨﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾25﴿
Bu esnada kızlardan biri utangaç bir eda ile yürüyerek yanına geldi; “Bizim yerimize (hayvanlarımızı) sulamanın karşılığını ödemek üzere babam seni çağırıyor” dedi. Mûsâ, babalarının yanına gelip de ona başından geçenleri anlatınca, “Korkma, zalimler güruhundan kurtuldun” dedi.

﴾26﴿
O iki kızdan biri, “Babacığım, onu ücretle tut. Çünkü ücretle istihdam edeceğin en iyi kimse, güçlü ve güvenilir olandır” dedi.

﴾27﴿
Baba, “Bana sekiz yıl çalışmana karşılık şu iki kızımdan birini seninle evlendirmek istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan bu da senin bileceğin bir şey; seni zorlamak istemem. İnşallah benim iyi kimselerden olduğumu göreceksin” dedi.

﴾28﴿
Mûsâ, “Bu seninle benim aramdadır; bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayım, bana haksızlık yok! Söylediklerimize Allah şahittir” diye cevap verdi.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Kızlar babalarına gidip Mûsâ’nın kendilerine yaptığı iyiliği anlatınca babaları da bu iyiliğin karşılığını ödemek için kızlarından birini gönderip Mûsâ’yı evine davet etmiş; Mûsâ başından geçenleri ve Mısır’dan kaçış sebebini anlatınca o zat da artık korkmamasını, zira Firavun’un zulmünden kurtulup emin bir beldeye gelmiş olduğunu ifade etmiş ve kızlardan birinin teklifi üzerine âyette belirtildiği şekilde bir anlaşma yapılmıştır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 224
 
Kasas Suresi - 29 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَلَمَّا قَضٰى مُوسَى الْاَجَلَ وَسَارَ بِاَهْلِهٖٓ اٰنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَاراًۚ قَالَ لِاَهْلِهِ امْكُثُٓوا اِنّٖٓي اٰنَسْتُ نَاراً لَعَلّٖٓي اٰتٖيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ اَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
    ﴿٢٩﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾29﴿
Mûsâ bu süreyi doldurup ailesiyle birlikte yolda giderken Tûr tarafında bir ateş gördü; ailesine, “Siz bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir parça ateş getiririm” dedi.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Mûsâ’nın Medyen’de kayınpederinin yanında çalışarak sekiz mi yoksa on yılı mı tamamladığı Kur’an’da açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte müfessirler, bazı rivayetlere ve peygamberlerin “ahde vefa” ilkesine bağlılıklarına dayanarak on yılı tamamladığını söylemektedirler (Şevkânî, IV, 164; Elmalılı, V, 3728; İbn Âşûr, XX, 111). Mûsâ, belirlenmiş olan süreyi tamamladıktan sonra ailesiyle birlikte Mısır’a gitmek üzere yola çıkmış, yolda giderken Tûr tarafında uzakta parlayan bir ateş görmüştür (Tûr hakkında bilgi için bk. Meryem 19/52). Tefsirlerde bu olayın soğuk bir kış gecesinde ve Mûsâ’nın yolunu kaybettiği bir sırada meydana geldiği, kendisine yol gösterecek birini bulmak ümidiyle ateşin bulunduğu yere gittiği kaydedilmektedir (bilgi için bk. Tâhâ 20/9-10; Taberî, XIX, 132 vd.; Şevkânî, IV, 122).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 225-226
 
Kasas Suresi - 30-32 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَلَمَّٓا اَتٰيهَا نُودِيَ مِنْ شَاطِئِ الْوَادِ الْاَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ اَنْ يَا مُوسٰٓى اِنّٖٓي اَنَا اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَمٖينَۙ
    ﴿٣٠﴾
  • وَاَنْ اَلْقِ عَصَاكَؕ فَلَمَّا رَاٰهَا تَهْتَزُّ كَاَنَّهَا جَٓانٌّ وَلّٰى مُدْبِراً وَلَمْ يُعَقِّبْؕ يَا مُوسٰٓى اَقْبِلْ وَلَا تَخَفْࣞ اِنَّكَ مِنَ الْاٰمِنٖينَ
    ﴿٣١﴾
  • اُسْلُكْ يَدَكَ فٖي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَٓاءَ مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍؗ وَاضْمُمْ اِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِهٖؕ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْماً فَاسِقٖينَ
    ﴿٣٢﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾30﴿
Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafından, (oradaki) ağaç yönünden kendisine şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Muhakkak ki ben yalnızca ben âlemlerin rabbi olan Allahım.

﴾31﴿
Asânı yere bırak!” Mûsâ asâyı yılan gibi kıvrılır görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. “Ey Mûsâ! Beri gel, korkma, çünkü sen güvendesin.

﴾32﴿
Şimdi elini koynuna sok; bir hastalık yüzünden olmaksızın bembeyaz çıkacaktır. Korkudan açılıp savrulan kollarını normal konuma getir (sakin ol). İşte bu ikisi Firavun ve adamlarına karşı göstereceğin, rabbin tarafından iki kesin delildir. Onlar, yoldan çıkan bir kavim olmuşlardır.”

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Mûsâ ateşin bulunduğu yere vardığında, ateş zannettiği o ışığın gerçekte ilâhî bir nur olduğunu görmüştür. Bu nur, onun ilâhî huzura çağrılmasına vesile kılınmış ve bu mazhariyete erdikten sonra Mûsâ’ya vahiy gelmiş, mûcizelerle donatıldığı kendisine gösterilerek Firavun’a gitmesi emredilmiştir.
“Vadinin sağ tarafı” tabiri, izâfî olarak Mûsâ’nın gidiş yönüne göre –ki batı yönünde gidiyordu– verilmiş bir isim olabileceği gibi, Arap geleneğine göre kıbleye dönüldüğünde sağda kalan tarafı da ifade edebilir (İbn Âşûr, XX, 112-113). Bununla birlikte “sağ taraf” diye tercüme ettiğimiz eymen kelimesi “bereketli” anlamına da gelmektedir. Yüce Allah burada mübarek (bereketli) bir bölgede yer alan vadinin, üzerinde ağaç da bulunan sağ tarafından gelen bir sesle, “Ey Mûsâ! Muhakkak ki ben, evet, ben âlemlerin rabbi olan Allahım” diye seslenerek Hz. Mûsâ ile vasıtasız olarak konuşmuş, böylece Mûsâ da bu ilâhî sesi duymanın korkulu heyecanını burada yaşamıştır.
30. âyette bildirilen mübarek bölgeden maksat Hz. Mûsâ’ya vahyin ilk indiği yerdir. Hz. Mûsâ’ya peygamberlik görevinin burada verilmesi ve Allah Teâlâ’nın onunla konuşmuş olması sebebiyle burası mübarek kılınmıştır (Elmalılı, V, 3730; ayrıca bk. Neml 27/8).
İlâhî mesajı Firavun’a tebliğ etmekle görevlendirilmiş olan Hz. Mûsâ, dokuz mûcize ile desteklenmiştir Ancak bunlardan sadece ikisi burada zikredilmiş, diğerleri ise başka sûrelerde anlatılmıştır (bilgi için bk. A‘râf 7/103-108,130-136; Tâhâ 20/16-24, 65-69; İsrâ 17/101; Neml 27/12). 32. âyetteki “Korkudan açılıp savrulan kollarını normal konuma getir” cümlesi beklenmedik bir anda korkutucu bir şeyle karşılaşan ve gayri ihtiyarî olarak elini kolunu açıp kendini koruma durumuna geçen insanın, korku sebebi ortadan kalktıktan sonra kolunu indirerek kendini toparlamasını ve sâkinleşmesini dile getiren deyim olup 31. âyetin son cümlesine paralel düşmektedir (krş. Zemahşerî, III, 175). Her iki âyet de görevini korkusuzca yerine getirebilmesi için Hz. Mûsâ’ya ilâhî güvencenin verilmiş olduğunu ifade eder (bu konuda ayrıca bk. Tâhâ 20/17-24; Neml 27/7-12).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 226-227
 
Kasas Suresi - 33-35 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • قَالَ رَبِّ اِنّٖي قَتَلْتُ مِنْهُمْ نَفْساً فَاَخَافُ اَنْ يَقْتُلُونِ
    ﴿٣٣﴾
  • وَاَخٖي هٰرُونُ هُوَ اَفْصَحُ مِنّٖي لِسَاناً فَاَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءاً يُصَدِّقُنٖيؗ اِنّٖٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِ
    ﴿٣٤﴾
  • قَالَ سَنَشُدُّ عَضُدَكَ بِاَخٖيكَ وَنَجْعَلُ لَكُمَا سُلْطَاناً فَلَا يَصِلُونَ اِلَيْكُمَا بِاٰيَاتِنَاۚ اَنْتُمَا وَمَنِ اتَّـبَعَكُمَا الْغَالِبُونَ
    ﴿٣٥﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾33﴿
Mûsâ dedi ki: “Rabbim! Ben onlardan birini öldürmüştüm, beni öldürmelerinden korkuyorum!

﴾34﴿
Kardeşim Hârûn benden daha açık ve düzgün konuşur. Onu da beni onaylayan bir yardımcı olarak yanımda gönder. Zira beni yalancılıkla itham etmelerinden endişe ediyorum.”

﴾35﴿
Allah buyurdu: “Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size öyle bir güç vereceğiz ki, bu sayede size erişemeyecekler, mûcizelerimizle siz ve size tâbi olanlar üstün geleceksiniz.”

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Mûsâ daha önce Kıptîler’den birini öldürdüğü gerekçesiyle Firavun’un eline geçtiği takdirde kendisinin de öldürülebileceğinden, dolayısıyla peygamberlik görevini yerine getiremeyeceğinden endişe ediyordu. Ayrıca kardeşi Hârûn kendisinden daha düzgün konuşuyordu (krş. Tâhâ 20/25-32). Bu sebeple Hârûn’u da kendisiyle birlikte görevlendirmesi için Allah’tan niyazda bulundu, Allah Teâlâ da dileğini kabul etti.

Kaynak :
 
Kasas Suresi - 36-37 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ مُوسٰى بِاٰيَاتِنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُفْتَرًى وَمَا سَمِعْنَا بِهٰذَا فٖٓي اٰبَٓائِنَا الْاَوَّلٖينَ
    ﴿٣٦﴾
  • وَقَالَ مُوسٰى رَبّٖٓي اَعْلَمُ بِمَنْ جَٓاءَ بِالْهُدٰى مِنْ عِنْدِهٖ وَمَنْ تَكُونُ لَهُ عَاقِبَةُ الدَّارِؕ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
    ﴿٣٧﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾36﴿
Mûsâ onlara apaçık mûcizelerimizle gelince, “Bu, olsa olsa düzmece bir sihirdir. Geçmişte atalarımız zamanında böyle bir şeyin olduğunu da duymadık” dediler.

﴾37﴿
Mûsâ dedi ki: “Kendi katından kimin hidayet getirdiğini ve bu ülkede sonunda kimin kalacağını en iyi bilen rabbimdir. Muhakkak ki zalimler kurtulamaz.”

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Mûsâ kardeşi Hârûn’u yanına alarak, Allah’ın emrini tebliğ etmek ve İsrâiloğulları’nı Mısır’dan çıkarmak üzere Firavun’a gitti ve gereken tebliği yaptı. Fakat kibirlerine mağlûp olan Firavun ve adamları onun gösterdiği mûcizelerin sihir olduğunu, atalarının zamanında da böyle bir şeyin varlığını işitmediklerini ileri sürerek getirdiği ilâhî mesajı reddettiler. Oysa daha önce Hz. Yûsuf da Mısır’da peygamber olarak Allah’ın dinini tebliğ etmişti (bk. Yûsuf 12/36 vd.). Kıssanın bu safhası özet olarak verilmekte, diğer sûrelerde ise Firavun, adamları ve sihirbazlarla Mûsâ arasında cereyan eden konuşmalar ve gelişen olaylar geniş bir şekilde anlatılmaktadır (bilgi için bk. A‘râf 7/103-138).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 228-229
 
Kasas Suresi - 38-40 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَأُ مَا عَلِمْتُ لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرٖيۚ فَاَوْقِدْ لٖي يَا هَامَانُ عَلَى الطّٖينِ فَاجْعَلْ لٖي صَرْحاً لَعَلّٖٓي اَطَّلِعُ اِلٰٓى اِلٰهِ مُوسٰىۙ وَاِنّٖي لَاَظُنُّهُ مِنَ الْكَاذِبٖينَ
    ﴿٣٨﴾
  • وَاسْتَكْبَرَ هُوَ وَجُنُودُهُ فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَظَنُّٓوا اَنَّهُمْ اِلَيْنَا لَا يُرْجَعُونَ
    ﴿٣٩﴾
  • فَاَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّۚ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِمٖينَ
    ﴿٤٠﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾38﴿
Firavun, “Ey seçkinler! Sizin için benden başka tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için tuğla fırınını yak, bana bir kule yap. Belki oradan Mûsâ’nın tanrısını görürüm; ama kesinlikle onun bir yalancı olduğunu düşünüyorum” dedi.

﴾39﴿
Firavun ve askerleri, bize döndürülmeyeceklerini sanarak yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar.

﴾40﴿
Biz de onu ve askerlerini alıp denizin içinde bıraktık. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu!

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Firavunlar Mısır halkı tarafından tanrının oğlu, dolayısıyla tanrı kabul edildiği ve kendisine tapınılma derecesinde yüceltildiği için Mûsâ’nın muhatabı olan Firavun da kendisini “en büyük Tanrı” olarak görmüş (bk. Nâziât 79/24) ve Hz. Mûsâ’nın tarif ettiği âlemlerin rabbi olan Allah ile alay eder bir tavırla veziri Hâmân’a, “Bana bir kule yap, belki oradan Mûsâ’nın tanrısını görürüm” diye emir vermişti.
Hz. Mûsâ, Firavun’a karşı zorlu mücadele verdi. Bu süre içerisinde Firavun Allah tarafından birçok felâket ve sıkıntıya uğratıldı. Buna rağmen gerçeği görmek ve kabul etmek istemediği için hidayete eremedi (bilgi için bk. A‘râf 7/103-138). Sonunda Mûsâ, Allah’ın emri uyarınca bir gece İsrâiloğulları’nı alıp Sînâ yarımadasına geçmek üzere Kızıldeniz’e doğru yola çıktı. Durumdan haberdar olan Firavun da askerlerini alarak peşlerine düştü. Bir mûcize sonucu denizin yol vermesiyle Mûsâ ve İsrâiloğulları karşıya geçerken, aynı yoldan geçmeye çalışan Firavun, ordusuyla birlikte denize gömüldü (bilgi için bk. A‘râf 7/136). Firavun denizde boğulmak üzere iken Allah’a iman etmiş, fakat yeis halindeki imanı kabul edilmemiştir (bk. Yûnus 10/90-91).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 229
 
Kasas Suresi - 41-42 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَجَعَلْنَاهُمْ اَئِمَّةً يَدْعُونَ اِلَى النَّارِۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ لَا يُنْصَرُونَ
    ﴿٤١﴾
  • وَاَتْبَعْنَاهُمْ فٖي هٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةًۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ هُمْ مِنَ الْمَقْبُوحٖينَࣖ
    ﴿٤٢﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾41﴿
Böylece onları, halkı ateşe çağıran öncüler yapmış olduk. Kıyamet gününde onlar yardım görmeyeceklerdir.

﴾42﴿
Bu dünyada onların peşine lâneti taktık, kıyamet gününde de bunlar kınanmış kimselerden olacaklar.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


“Öncüler” diye çevirdiğimiz eimme kelimesi “önder” anlamına gelen imâm kelimesinin çoğuludur. Firavun ve adamları inkârcılıkta ısrar ettikleri, halkı da emir ve teşvikleriyle peşlerinden küfre sürükleyip âhirette cehenneme girmelerine sebep oldukları ve bu konuda onlara önderlik ettikleri için âyette, “ateşe çağıran öncüler” olarak anılmışlardır. Şüphesiz ki kendileri de ateşe çağırdıkları kimselerle birlikte cehenneme gireceklerdir. Bu durum Allah’ın onlara bir haksızlığı veya adaletsizliği değil, onların kendi tercihlerinin sonucudur. Bu sebeple dünyada Allah’ın lânetine uğramışlar ve tarih boyunca kitaplı dinlerde kötü şöhretle anılagelmişlerdir. Kıyamet gününde de Allah’ın vereceği cezadan kendilerini kurtaracak herhangi bir yardımcı bulamayacaklar ve lânetlenmiş kişiler arasında kalacaklardır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 229
 
Kasas Suresi - 43 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ مِنْ بَعْدِ مَٓا اَهْلَكْنَا الْقُرُونَ الْاُو۫لٰى بَصَٓائِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
    ﴿٤٣﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾43﴿
Muhakkak ki biz, önceki (birçok) nesilleri yok ettikten sonra, düşünüp ders çıkarsınlar diye Mûsâ’ya insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o kitabı verdik.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Yüce Allah, peygamberleri yalancılıkla itham eden isyankâr birçok kavmi helâk ettikten sonra Hz. Mûsâ’yı peygamber olarak göndermiştir. Kavmini Firavun’un zulmünden kurtarıp onlarla birlikte Sînâ yarımadasına ulaşan Mûsâ, kardeşi Hârûn’u kavminin başında bırakıp rabbinin çağrısına uyarak ilâhî vahyi almak üzere Tûr’a gitti ve kırk gece orada kaldı (bk. A‘râf 7/142). Âyette açık delil, hidayet rehberi ve rahmet olmak üzere üç ana özelliği anlatılan Tevrat Mûsâ’ya burada vahyedilmiştir (bu üç özellik hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/203). Muhammed Esed, Tevrat’ın tedvin edilmiş (yazıyla kayda alınmış) ilk vahyî yasalar kitabı olması dolayısıyla insanlığın dinî tarihinde yeni bir safhayı başlatmış olduğunu kaydetmektedir (II, 790).
“Önceki nesiller” diye tercüme ettiğimiz el-kurûni’l-ûlâ tamlaması Elmalılı Muhammed Hamdi’ye göre Kur’an dilinde başlangıçtan Firavun’un helâk edilmesine kadar geçen zamanı kapsamaktadır. Aynı müellif, Firavun’un helâk edilmesinden itibaren Hz. Muhammed’in hicretine kadar geçen süreyi “kurûn-i vustâ”, bundan sonraki zamanı da “kurûn-i uhrâ” (âhir zaman) olarak isimlendirmiştir (V, 3739; Mûsâ ve kavminin bundan sonraki hayatları hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/141-162).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 232
 
Kasas Suresi - 44-45 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَمَا كُنْتَ بِجَانِبِ الْغَرْبِيِّ اِذْ قَضَيْنَٓا اِلٰى مُوسَى الْاَمْرَ وَمَا كُنْتَ مِنَ الشَّاهِدٖينَۙ
    ﴿٤٤﴾
  • وَلٰكِنَّٓا اَنْشَأْنَا قُرُوناً فَتَطَاوَلَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُۚ وَمَا كُنْتَ ثَاوِياً فٖٓي اَهْلِ مَدْيَنَ تَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِنَاۙ وَلٰكِنَّا كُنَّا مُرْسِلٖينَ
    ﴿٤٥﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾44﴿
Mûsâ’ya emrimizi vahyettiğimiz sırada sen (ey Muhammed, vadinin) batı tarafında bulunmuyordun ve olayın tanıklarından da değildin.

﴾45﴿
Bilâkis (aranızda) biz nice nesiller meydana getirdik ve onların ömrü nice yıllar sürdü. Sen âyetlerimizi kendilerinden okuyarak öğrenmek üzere Medyen halkı arasında oturmuş da değilsin; aksine (bu bilgileri sana) gönderen biziz.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Mûsâ’nın Tûr’da ilâhî vahyi aldığı yer ve zamana işaret edilmekte, Hz. Peygamber’in o esnada Tûr’da bizzat hazır bulunmadığı ve batı tarafında Hz. Mûsâ’yı bekleyenler, yani kırk günlük mîkat için seçtiği kimseler arasında olmadığı hatırlatılmaktadır (Zemahşerî, III, 181); böylece âyet, Hz. Peygamber’in Kur’an’ı Ehl-i kitaba mensup birinden öğrendiğini iddia edenlere verilmiş bir cevap teşkil etmekte ve Kur’an’da anlatılan Hz. Mûsâ kıssasının Hz. Peygamber’e vahyin dışında bir yolla intikal etmediğini, dolayısıyla Kur’an’ın da şüphe götürmeyecek bir biçimde vahiy ürünü olduğunu ifade etmektedir. 45. âyette de Hz. Mûsâ ile Hz. Peygamber arasındaki uzun zaman dilimi içinde birçok neslin gelip geçtiği; Hz. Mûsâ’nın Medyen halkı ile olan münasebeti hakkında bilgi veren Hz. Muhammed’in o tarihte ve o şehirde yaşamadığı, aradan bunca zaman geçtikten sonra onlardan Allah’ın âyetlerini öğrenmesinin mümkün olmadığı ve sonuçta onlar hakkında verdiği bilgilerin tamamen vahye dayandığı ortaya konmaktadır.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 232
 
Kasas Suresi - 46 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَمَا كُنْتَ بِجَانِبِ الطُّورِ اِذْ نَادَيْنَا وَلٰكِنْ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ لِتُنْذِرَ قَوْماً مَٓا اَتٰيهُمْ مِنْ نَذٖيرٍ مِنْ قَبْلِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
    ﴿٤٦﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾46﴿
Evet, Mûsâ’ya seslendiğimiz zaman sen Tûr’un yanında değildin. Fakat senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için rabbinden bir rahmet olarak (sana da vahiy gönderdik). Umulur ki düşünüp öğüt alırlar.

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Hz. Mûsâ’ya buradaki ilâhî sesleniş (nidâ) 30. âyetteki seslenişten farklıdır. Oradaki, Mûsâ’nın ailesiyle birlikte Medyen’den Mısır’a dönerken ilk vahyin gerçekleştiği sesleniş olduğu halde buradaki kırk günlük mîkatta yapılan sesleniştir (bk. Şevkânî, IV, 170; İbn Âşûr, XX, 132-133). Âyet Hz. Mûsâ’ya Tevrat vahyedilirken Hz. Peygamber’in orada bulunmadığını, ama kavmini uyarması ve onlara nasihatte bulunması için Allah’tan bir rahmet olarak Mûsâ ile ilgili haberlerin kendisine vahyedildiğini ifade etmektedir.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 233
 
Kasas Suresi - 47-48 . Ayet Tefsiri

Ayet​


  • وَلَوْلَٓا اَنْ تُصٖيبَهُمْ مُصٖيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ اَيْدٖيهِمْ فَيَقُولُوا رَبَّـنَا لَوْلَٓا اَرْسَلْتَ اِلَيْنَا رَسُولاً فَنَتَّبِـعَ اٰيَاتِكَ وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ
    ﴿٤٧﴾
  • فَلَمَّا جَٓاءَهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِنْدِنَا قَالُوا لَوْلَٓا اُو۫تِيَ مِثْلَ مَٓا اُو۫تِيَ مُوسٰىؕ اَوَلَمْ يَكْفُرُوا بِمَٓا اُو۫تِيَ مُوسٰى مِنْ قَبْلُۚ قَالُوا سِحْرَانِ تَظَاهَرَاࣞ وَقَالُٓوا اِنَّا بِكُلٍّ كَافِرُونَ
    ﴿٤٨﴾

Meal (Kur'an Yolu)​


﴾47﴿
Önceden yaptıkları yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde, “Rabbimiz! Keşke bize bir peygamber gönderseydin de âyetlerine uyup da müminlerden olsaydık!” diyecek olmasalardı (peygamber göndermezdik).

﴾48﴿
Fakat onlara tarafımızdan o gerçek (Kur’an) gelince, “Ona da Mûsâ’ya verilenin benzeri verilmeli değil miydi?” dediler. Peki daha önce Mûsâ’ya verileni de inkâr etmemişler miydi? “Birbirini destekleyen iki sihir!” demişler ve eklemişlerdi: “Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.”

Tefsir (Kur'an Yolu)​


Allah Teâlâ insanoğlunu yarattıktan sonra ona doğru yolu gösterecek kitaplar ve peygamberler göndermiştir. Eğer bunu yapmamış olsa ve insanların yanlış yolda gitmelerinden dolayı gerek dünyada gerekse âhirette başlarına sıkıntılar gelseydi, o zaman Allah’a karşı doğru yolu göstermediği şeklinde bir mazeret ileri sürebilirlerdi. 47. âyet insanların bu tür mazeretlere sığınmamaları için peygamberler ve kitaplar gönderildiğini ifade etmektedir. Ancak peygamber ve kitap geldiğinde de çokları iman etmemiş, ilâhî çağrıya uymamakta direndikleri için helâk olup gitmişlerdir. Nitekim 48. âyet Hz. Peygamber ve Kur’an geldiğinde Mekke müşriklerinin de inkârda direndiklerini, Mûsâ’ya toptan indirilmiş olan Tevrat’ın benzeri bir kitabın Hz. Muhammed’e de indirilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Oysa Mûsâ’ya indirilmiş olan kitap da inkâr edilmişti. Ayrıca Hz. Muhammed’in peygamberliğini yalanlayanlar Mûsâ’yı da yalanlamış sayılırlar. Çünkü her ikisi de özünde farklı olmayan inanç ve hayat ilkelerini savunmuş, birbirini teyit etmişlerdir. Nitekim müşrikler, “Birbirini destekleyen iki sihir!” sözleriyle hem Tevrat’ın hem de Kur’an’ın sihir olduğunu iddia etmişler, ardından her ikisini de reddettiklerini açıkça ifade etmişlerdir.
Âyette “... diyecek olmasalardı ...” diye çevrilen kısmın devamı belli olduğu için ifade edilmesine gerek görülmediği anlaşılmakta ve tefsirlerde cümlenin devamı, “... seni göndermezdik” veya “... hemen cezalarını verirdik” şeklinde takdir edilmektedir (Şevkânî, IV, 204).
48. âyette “Birbirini destekleyen iki sihir!” diye çevirdiğimiz cümleyi farklı kıraate göre, “Birbirini destekleyen iki sihirbaz!” şeklinde tercüme etmek de mümkündür. Bu takdirde söz konusu ithamın sahibi olan inkârcılar, Mûsâ ile Hârûn’u veya Mûsâ ile Peygamber efendimizi kastetmiş olurlar.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 233
 
Geri
Üst